Kollajen, deri, tendonlar, kıkırdak ve kemik üzere çeşitli bağ dokularındaki ana yapısal iskelet proteinidir ve beden proteinlerinin yaklaşık yüzde 25’ini oluşturur. Kollajen, toplam tartısının %75’ini oluşturan deri dokusunun hücre dışı bir bileşenidir ve ana fonksiyonu mekanik dayanak sağlamaktır. Hücre dışı matrikste bulunan öbür lifler olan hyaluronik asit, retikülin ve elastin ile bir arada kolajen, fibroblastlar, keratinositler, melanositler ve cilt bağışıklık sisteminin özel hücreleri için bir takviye ağı oluşturur.
Yapısı kıvrımlı bir sarmal yapıdır ve amino asit dizisi olarak sıradançe glisin, prolin ve hidroksilprolin tri-peptidlerin aralıklı yineı ile oluşturulur.
Dermal kolajen ağı istikrarı, 20-30’lu yaşlardan itibaren kayıp istikametindedir. Zira, dermal fibroblastlar tarafınca üretilen kolajen çeşidi de dahil olmak üzere hücre dışı bileşenleri üretimini azaltırken kolajen liflerini parçalayan enzimler olan metalloproteinazların üretimini artırır. Bu durum, daha kısa ve daha az organize kollajen lifler demektir. Yani yaş almayla birlikte dışardan farkettiğimiz, deri ve deri altı takviye dokusunun azalması, esneklik kaybı, artan kırışıklıklar ve azalan hyaluronik asit (sorumlu bir bileşik) ile ciltte nemi tutma kapasitesinin azalması kararında gevşek ve kuru cilt olarak kendini gösterir.
Cilt yaşlanması, her ne kadar derinin fizyolojik işlevdeki azalmanın yol açtığı olağan bir süreç olsa da; hava kirliliği, güneş maruziyeti, beslenme ve sigara alkol üzere ömür usulü üzere faktörler deri yaşlanma süreçlerini hızlandırabilir.
Son senelerda oral kolajen desteklerinin deri sıhhati ve deri yaşlanmasını bilakis çevirme ile ilgili tüm dünyada tanınan ve trend bir tedavi haline geldi. Yalnızca deri sıhhati değil, eklem sorunlarında ve organ nakillerinde doku reddini engellemek üzere farklı alanlarda da uygulanmaktadır.
Yapılan çalışmaların da yol gösterici klavuz olması niçiniyle ve daha az antijenik olduğu için kollagen olarak, hidrolize formu tercih edilmekte ve tavuk, sığır ve balık üzere farklı kökenli hayvansal kaynaklardan üretilmektedir.
Oral yoldan kollagen alındığında , doğal kolajen enzimatik hidrolize uğrar yani sindirilir. ondan sonrasında, gastrointestinal kanalda dipeptitlere ve tripeptitlere metabolize edilirler ve sonrasındasında kan dolanımı yoluyla taşınırlar ve Fibroblast plazma membranı üstündeki reseptörleri aktive eder ve uykuda olan fibroblast hücrelerini uyandırır ve yeni kolajen lifleri oluşturmak üzere çalışmaya başlar.
Sonuç olarak; Farklı kolajen peptit konsantrasyonları, formülasyonları, kökenleri (sığır, balık, tavuk vb.) ve oral desteğin uygulama biçimleri (sıvı ve katı) kullanan çalışmalar içindeki farklılıklara karşın, çalışmaların birçoklarında deri yaşlanmasında faydalı tesirleri olduğu gösterilmiştir. Bu tesirlerin, desteğin başlamasından 60 ve 90 gün daha sonra besbelli olduğu ve bıraktıktan daha sonra 30 gün boyunca devam ettiği gözlenmiştir. Bu tesirlerin ne kadar sürdüğü ile ilgili literatürde şu anda hudutlu data bulunmaktadır. Ayrıyeten; ticari markaların farklı yüzdelerdeki kollajen peptitlerine ek olarak vitamin, mineral, antioksidan, koenzim Q10, hyaluronik asit ve kondroitin sülfat üzere farklı molekülleri de bulunabilmektedir. Yani, bu olumlu tesirler yalnızca kollajene ilişkin olmayabilir. Nihayetinde üstte saydığımız moleküllerin hepsi kollajen sentesinde nazaranvli moleküllerdir.
Yapısı kıvrımlı bir sarmal yapıdır ve amino asit dizisi olarak sıradançe glisin, prolin ve hidroksilprolin tri-peptidlerin aralıklı yineı ile oluşturulur.
Dermal kolajen ağı istikrarı, 20-30’lu yaşlardan itibaren kayıp istikametindedir. Zira, dermal fibroblastlar tarafınca üretilen kolajen çeşidi de dahil olmak üzere hücre dışı bileşenleri üretimini azaltırken kolajen liflerini parçalayan enzimler olan metalloproteinazların üretimini artırır. Bu durum, daha kısa ve daha az organize kollajen lifler demektir. Yani yaş almayla birlikte dışardan farkettiğimiz, deri ve deri altı takviye dokusunun azalması, esneklik kaybı, artan kırışıklıklar ve azalan hyaluronik asit (sorumlu bir bileşik) ile ciltte nemi tutma kapasitesinin azalması kararında gevşek ve kuru cilt olarak kendini gösterir.
Cilt yaşlanması, her ne kadar derinin fizyolojik işlevdeki azalmanın yol açtığı olağan bir süreç olsa da; hava kirliliği, güneş maruziyeti, beslenme ve sigara alkol üzere ömür usulü üzere faktörler deri yaşlanma süreçlerini hızlandırabilir.
Son senelerda oral kolajen desteklerinin deri sıhhati ve deri yaşlanmasını bilakis çevirme ile ilgili tüm dünyada tanınan ve trend bir tedavi haline geldi. Yalnızca deri sıhhati değil, eklem sorunlarında ve organ nakillerinde doku reddini engellemek üzere farklı alanlarda da uygulanmaktadır.
Yapılan çalışmaların da yol gösterici klavuz olması niçiniyle ve daha az antijenik olduğu için kollagen olarak, hidrolize formu tercih edilmekte ve tavuk, sığır ve balık üzere farklı kökenli hayvansal kaynaklardan üretilmektedir.
Oral yoldan kollagen alındığında , doğal kolajen enzimatik hidrolize uğrar yani sindirilir. ondan sonrasında, gastrointestinal kanalda dipeptitlere ve tripeptitlere metabolize edilirler ve sonrasındasında kan dolanımı yoluyla taşınırlar ve Fibroblast plazma membranı üstündeki reseptörleri aktive eder ve uykuda olan fibroblast hücrelerini uyandırır ve yeni kolajen lifleri oluşturmak üzere çalışmaya başlar.
Sonuç olarak; Farklı kolajen peptit konsantrasyonları, formülasyonları, kökenleri (sığır, balık, tavuk vb.) ve oral desteğin uygulama biçimleri (sıvı ve katı) kullanan çalışmalar içindeki farklılıklara karşın, çalışmaların birçoklarında deri yaşlanmasında faydalı tesirleri olduğu gösterilmiştir. Bu tesirlerin, desteğin başlamasından 60 ve 90 gün daha sonra besbelli olduğu ve bıraktıktan daha sonra 30 gün boyunca devam ettiği gözlenmiştir. Bu tesirlerin ne kadar sürdüğü ile ilgili literatürde şu anda hudutlu data bulunmaktadır. Ayrıyeten; ticari markaların farklı yüzdelerdeki kollajen peptitlerine ek olarak vitamin, mineral, antioksidan, koenzim Q10, hyaluronik asit ve kondroitin sülfat üzere farklı molekülleri de bulunabilmektedir. Yani, bu olumlu tesirler yalnızca kollajene ilişkin olmayabilir. Nihayetinde üstte saydığımız moleküllerin hepsi kollajen sentesinde nazaranvli moleküllerdir.