Su saatini kim kullandı ?

Defne

New member
Su Saatini Kim Kullandı? Zaman, Sessizlik ve Su Üzerine Bir Hikâye

Geçen ay evimin bodrumunda, yıllardır el sürülmemiş bir kutunun içinde eski bir “su saati” buldum. Üzerinde pas tutmuş rakamlar, camında ince bir çatlak vardı. Kimin kullandığını bilmiyordum, ama saatin suyla ölçtüğü zamanı düşününce içimde tuhaf bir merak belirdi. Bir zamanlar biri, zamanı suyla mı saymıştı?

O gece forumda bu konuyu açtım: “Su saatini kim kullandı?” Soru basit görünüyordu, ama cevaplar tarih, duygu ve insan doğasının derinliklerine uzandı.

---

Zamanın Akışını Suya Emanet Edenler

Su saatleri — ya da antik adıyla clepsydra — insanlığın zamanı anlamaya çalıştığı ilk araçlardan biridir. Mısırlılar gecenin sessizliğinde damla damla akan suyla zamanı ölçerken, Yunan filozoflar bunu adaletin bir sembolü saymışlardı: Her damla, herkes için eşit geçiyordu.

Ama su saatini sadece yöneticiler ya da bilginler değil, sıradan insanlar da kullanmıştı. Çünkü su, herkese ait bir şeydi. Güneş saatini bulutlar engelleyebilirdi; ama su hep vardı.

Bu hikâyenin kahramanları da işte o sıradan insanlardan: Ali ve Zeynep.

---

Ali: Zamanı Ölçen Adam

Ali eski bir tamir ustasıydı. Evinde her şeyin bir zamanı vardı: Çay demlenirken beş dakika, su ısınırken on dakika, tamir sırasında sessizlik beş saniye.

Bir gün belediyeden gelen bir görevli, “Su saatiniz arızalı, yenisini takmamız gerek” dediğinde Ali’nin gözleri parladı. Çünkü o eski saatin bir hikâyesi olduğunu hissediyordu.

Görevli gittiğinde saati sökmedi. Masasına koydu, dikkatle inceledi. Su artık akmıyor, ibre dönmüyordu ama Ali için o saat hâlâ çalışıyordu. “Bu, zamanın değil, emeğin saati” dedi kendi kendine.

Ali’nin yaklaşımı tipik bir stratejik zihniyetin ürünüydü. Çözüm arıyor, mantığıyla geçmişin izini sürüyordu. Ama o, sadece bir tamirci değildi — zamanı tamir etmeye çalışan bir filozoftu belki de.

---

Zeynep: Suyun Sözünü Duyan Kadın

Zeynep, Ali’nin komşusuydu. Evinin duvarlarından su sesi geldiğinde, “Ah, su bile konuşuyor” derdi. Ona göre su, insanın duygularına en yakın elementti.

Ali bir akşam, elinde eski su saatiyle Zeynep’in kapısını çaldı.

> “Bu saat yıllardır çalışmıyor,” dedi Ali, “ama kim kullandı bilmiyorum. Sence kimdi?”

> Zeynep gülümsedi: “Belki bir kadın. Su hep kadınların elinde değil mi zaten? Tarlada, evde, mutfakta… Zamanı da onlar taşır.”

Bu cevap, Ali’yi duraklattı. O güne kadar hiçbir zaman suyu bir “ilişki aracı” olarak düşünmemişti. Oysa Zeynep için su, bir hafıza taşıyıcısıydı. Kadınların hayatındaki görünmeyen emeğin sembolüydü.

---

Bir Su Saatinin İtirafı

Zeynep saatin üzerine elini koydu.

> “Dinle,” dedi. “Bu saat, evlerdeki çatlak boruların, tarlalardaki susuzluğun, bir annenin çocuğuna kaynattığı suyun hikâyesini anlatıyor olabilir.”

Ali, o an ilk kez bir eşyanın duygusal bir sesi olabileceğini fark etti. Mantığın yanına empati geldi. Erkeklerin genelde “nasıl çalışır” diye sorduğu şeyi, Zeynep “niye susmuş” diye sormuştu.

O gece, eski saatin içine biraz su doldurup beklediler. Damla damla akan su sesi, bir tür ritüele dönüştü. Zeynep geçmişi hissediyor, Ali hesap yapıyordu. Ve her damla, iki farklı dünyanın ortak bir ritmini yaratıyordu.

---

Zaman, Su ve Toplum: Kimin Hakkı?

Su saatinin kim tarafından kullanıldığı sorusu, aslında kimin zamanı kontrol ettiği sorusuydu. Tarih boyunca bu araç, yöneticilerin, rahiplerin, askerlerin elindeydi. Ama kadınların zamanı? Hep başkalarının ritmine bağlıydı.

Zeynep’in yorumu bu yüzden çarpıcıydı:

> “Belki de su saatini kullanan kadınlardı, ama kimse onların adını yazmadı.”

Bu cümle, sadece bir tahmin değil, tarihsel bir hatırlatmaydı. Tıpkı Ortaçağ’da kadın şifacıların unutulması gibi, zamanı ölçen ama kayda geçmeyen kadınların hikâyesi de tarihin satır aralarında kaybolmuştu.

Bugün modern su sayaçları bile aynı hikâyeyi sürdürür. Zaman ve su hâlâ güç, sorumluluk ve farkındalıkla ilgilidir. Bir yanda faturalandırılan su, diğer yanda bir annenin su kaynatırken sessizce ölçtüğü sabır.

---

Modern Forumda Bir Antik Tartışma

Hikâyemi forumda paylaştıktan sonra gelen yorumlar farklıydı.

Bir kullanıcı, “Hocam, tarihî açıdan bakarsak su saatini Mısırlılar kullandı” diye bilimsel bir açıklama yazdı.

Bir diğeri, “Benim babaannem hâlâ suyun sesine göre yemek pişirme süresini hesaplar” dedi.

Bir başkasıysa, “Ben su faturasına bakıyorum, bana göre zamanı o belirliyor” diye espri yaptı.

Bu karışım, işte forum ruhunun kendisiydi: bilgi, mizah ve deneyim bir arada. Herkes kendi kültüründen, geçmişinden bir parça getirmişti.

---

Su Saatinin Fısıldadığı Gerçek

Bir hafta sonra Ali, su saatini yeniden çalıştırmayı başardı. Suyun damlamasıyla geçen saniyeler, sanki bir kalbin atışlarını andırıyordu.

> “Artık biliyorum,” dedi Zeynep’e, “bu saati hepimiz kullandık.”

Evet, su saatini kim kullandı sorusunun tek bir cevabı yoktu.

Onu filozoflar ölçtü, işçiler taşıdı, kadınlar duygusuyla doldurdu, çocuklar oyun niyetine çevirdi.

Her damla, insanlığın ortak hikâyesiydi.

---

Sonuç: Zamanı Ölçmek mi, Yaşamı Hissetmek mi?

Su saatinin sırrı şuydu: Zamanı ölçmek için değil, hatırlamak için akardı.

Belki de önemli olan “kim kullandı” değil, “kimin sesi duyuldu” sorusuydu.

Bugün modern sayaçlar plastikten, ekranlı, soğuk. Ama eski su saatleri, insanın zamana dokunduğu günleri hatırlatıyor.

Peki sizce, zamanı mı ölçüyoruz, yoksa onunla birlikte akıyor muyuz?

Ve daha önemlisi… su saatini kim kullandı, gerçekten?
 
Üst