“Ben Nazım” müzikaline besteleriyle büyük katkı veren Zülfü Livaneli, usta şairi bu biçimde tanımladı ve “Nazım’ın olağanüstü şiirlerini, kişiliğini ve duruşunu genç jenerasyonlara müzik yoluyla taşımak için gayret verdim” dedi.
Zülfü Livaneli’nin müzikleriyle Nazım Hikmet’in hayatı müzikal oldu. Mehmet Balkan’ın rejisi ve koreografisi, Rengim Gökmen’in müzik yöneticiliği ve şefliğinde sahneye konulan “Ben Nazım” müzikalinde 130 kişi nazaranv aldı. Yapıtın dünya prömiyeri Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşti. Gala daha sonrası Livaneli, sorularımızı yanıtladı. Aydınlanma ve demokrasi uğraşının ünlü isimlerinden Zülfü Livaneli, Anadolu’nun yaşayan pahası Nazım Hikmet için “O bizim demokrasi kurbanlarımızdan, şehitlerimizden birisi” değerlendirmesini yaptı.
Gala daha sonrası Livaneli, Gökmen Ulu’nun sorularını yanıtladı.
25 YAPITINI BESTELEDİM
Öncelikle yüreğinizdeki Nazım Hikmet sevgisine dair hislerinizden kelam eder misiniz?
– Nazım Hikmet bizim gençliğimizin idolüydü. Yasaktı. Biz onun hayat kıssasını ve şiirini öğrendiğimiz vakit beni fazlaca etkiledi. Bütün dünyada şiirleri söylenmiş, bu biçimdesine dünyaya mal olmuş şairimizin ismine yapılmış, onun şiirlerinden oluşan bir albüm yoktu Türkiye’de. Ben de onun üzerine şiirlerini besteledim, birinci 1978 yılında “Nazım Türküsü” ismi altında topladım. Yaklaşık 25 yapıtını besteledim.
O’NA KÖTÜLÜK YAPILDI
halbuki çileli hayatı boyunca yasaklıydı Nazım Hikmet. Bestelediğiniz şiirlerini seslendirmek kolay olmasa gerek.
– Türkiye, lisanının ve edebiyatının bütün dünyada tanınmasını sağlayan bu en büyük şairine maalesef kötülük yapmış. Dünyanın her yerini hayal edebilecek ve canlandırabilecek bir zeka ve yüreği 13 yıl hücreye, mahpusa kapatmak inanılır üzere değil. O yüzden de Nazım bizim demokrasi kurbanlarımızdan, şehitlerimizden birisi. Kurtuluş Savaşı’mızın en hoş şiirini yazdı, Mustafa Kemal için en hoş şiiri yazdı. Bu büyük yurtsevere maalesef kötülük yapıldı.
Zülfü Livaneli’nin besteleri ile hayat bulan “Ben Nazım” müzikalinin prömiyerini binlerce kişi izledi.
ATATÜRK AFFEDERDİ
Nazım Hikmet sonsuzluğa göç ettikten yıllar daha sonra bile ülkesinde senelerca kötülendi ve yasaklı kaldı. En nihayetinde, bugün Nazım Hikmet’in artık gerçek anlaşıldığını söyleyebilir miyiz?
– Söyleyebiliriz. Onun siyasi görüşüne aykırı olan siyasi parti önderleri bile “Dört nala gelip uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı üzere uzanan bu memleket bizim” şiirini söylüyorlar. Doğal Nazım rejim hengameleri içinde o şair yüreği hırpalanmış ve zulüm görmüş bir insan, ne yazık ki… Atatürk, Nazım’ı fazlaca çarçabuk affedebilirdi. Ancak onun Atatürk’e yazdığı mektubu ulaştırmadılar maalesef.
GENÇLER SEVİNDİRDİ
“Ben Nazım” müzikalinin fikri nasıl doğdu?
– Ben Türkiye’nin geçmişten gelen aydınlık külçeşidini yeni jenerasyonlara aktarmak için bir köprü görevi gördüm. Yunus Emre’den, Pir Sultan Abdal’dan, Karacaoğlan’dan gelen kültürü çabucak sonrasında Nazım Hikmet, Orhan Veli, Cemal Süreya, Yaşar Kemal’le genç jenerasyonlara aktarmak için uğraşı vermiş bir beşerim. Nazım’ın o olağanüstü şiirlerini, kişiliğini ve duruşunu genç jenerasyonlara ve geniş kitlelere müzik yoluyla taşımak için epeyi uğraş verdim. Artık bunların derlenmesi, toplanması üzere bir çalışma oldu.
Dünya prömiyerinde nasıl bir tablo vardı?
– Çok güzeldi… Bilhassa gençlerin çoğunlukta olması, onların Nazım’ı ve bu müziği benimsemesi fazlaca hoşuma gitti.
Müzikalin sahnelenmesi yalnızca İstanbul’la mı sonlu kalacak?
– İstanbul’un yanı sıra Türkiye’nin biroldukça yerinde ve yurtharicinde da sahnelenecek.
Zülfü Livaneli’nin müzikleriyle Nazım Hikmet’in hayatı müzikal oldu. Mehmet Balkan’ın rejisi ve koreografisi, Rengim Gökmen’in müzik yöneticiliği ve şefliğinde sahneye konulan “Ben Nazım” müzikalinde 130 kişi nazaranv aldı. Yapıtın dünya prömiyeri Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşti. Gala daha sonrası Livaneli, sorularımızı yanıtladı. Aydınlanma ve demokrasi uğraşının ünlü isimlerinden Zülfü Livaneli, Anadolu’nun yaşayan pahası Nazım Hikmet için “O bizim demokrasi kurbanlarımızdan, şehitlerimizden birisi” değerlendirmesini yaptı.
Gala daha sonrası Livaneli, Gökmen Ulu’nun sorularını yanıtladı.
25 YAPITINI BESTELEDİM
Öncelikle yüreğinizdeki Nazım Hikmet sevgisine dair hislerinizden kelam eder misiniz?
– Nazım Hikmet bizim gençliğimizin idolüydü. Yasaktı. Biz onun hayat kıssasını ve şiirini öğrendiğimiz vakit beni fazlaca etkiledi. Bütün dünyada şiirleri söylenmiş, bu biçimdesine dünyaya mal olmuş şairimizin ismine yapılmış, onun şiirlerinden oluşan bir albüm yoktu Türkiye’de. Ben de onun üzerine şiirlerini besteledim, birinci 1978 yılında “Nazım Türküsü” ismi altında topladım. Yaklaşık 25 yapıtını besteledim.
O’NA KÖTÜLÜK YAPILDI
halbuki çileli hayatı boyunca yasaklıydı Nazım Hikmet. Bestelediğiniz şiirlerini seslendirmek kolay olmasa gerek.
– Türkiye, lisanının ve edebiyatının bütün dünyada tanınmasını sağlayan bu en büyük şairine maalesef kötülük yapmış. Dünyanın her yerini hayal edebilecek ve canlandırabilecek bir zeka ve yüreği 13 yıl hücreye, mahpusa kapatmak inanılır üzere değil. O yüzden de Nazım bizim demokrasi kurbanlarımızdan, şehitlerimizden birisi. Kurtuluş Savaşı’mızın en hoş şiirini yazdı, Mustafa Kemal için en hoş şiiri yazdı. Bu büyük yurtsevere maalesef kötülük yapıldı.
Zülfü Livaneli’nin besteleri ile hayat bulan “Ben Nazım” müzikalinin prömiyerini binlerce kişi izledi.
ATATÜRK AFFEDERDİ
Nazım Hikmet sonsuzluğa göç ettikten yıllar daha sonra bile ülkesinde senelerca kötülendi ve yasaklı kaldı. En nihayetinde, bugün Nazım Hikmet’in artık gerçek anlaşıldığını söyleyebilir miyiz?
– Söyleyebiliriz. Onun siyasi görüşüne aykırı olan siyasi parti önderleri bile “Dört nala gelip uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı üzere uzanan bu memleket bizim” şiirini söylüyorlar. Doğal Nazım rejim hengameleri içinde o şair yüreği hırpalanmış ve zulüm görmüş bir insan, ne yazık ki… Atatürk, Nazım’ı fazlaca çarçabuk affedebilirdi. Ancak onun Atatürk’e yazdığı mektubu ulaştırmadılar maalesef.
GENÇLER SEVİNDİRDİ
“Ben Nazım” müzikalinin fikri nasıl doğdu?
– Ben Türkiye’nin geçmişten gelen aydınlık külçeşidini yeni jenerasyonlara aktarmak için bir köprü görevi gördüm. Yunus Emre’den, Pir Sultan Abdal’dan, Karacaoğlan’dan gelen kültürü çabucak sonrasında Nazım Hikmet, Orhan Veli, Cemal Süreya, Yaşar Kemal’le genç jenerasyonlara aktarmak için uğraşı vermiş bir beşerim. Nazım’ın o olağanüstü şiirlerini, kişiliğini ve duruşunu genç jenerasyonlara ve geniş kitlelere müzik yoluyla taşımak için epeyi uğraş verdim. Artık bunların derlenmesi, toplanması üzere bir çalışma oldu.
Dünya prömiyerinde nasıl bir tablo vardı?
– Çok güzeldi… Bilhassa gençlerin çoğunlukta olması, onların Nazım’ı ve bu müziği benimsemesi fazlaca hoşuma gitti.
Müzikalin sahnelenmesi yalnızca İstanbul’la mı sonlu kalacak?
– İstanbul’un yanı sıra Türkiye’nin biroldukça yerinde ve yurtharicinde da sahnelenecek.