Antikçağ’ın Anadolu başşehri Efes, Anadolu’nun batı kıyısında, İzmir’in Selçuk ilçesinin üç kilometre güneybatısında yer alıyor. Eşsiz mimari yapıtları binlerce yıldır ayakta olan bu mega antik kent, Dünya Miras Listesi’ne de girdi.
Anadolu’nun ana tanrıça (Kybele) geleneğine dayalı, antik dünyanın yedi mükemmelinden Artemis Tapınağı’nın da Efes’te olması değerini artırıyor.
Efes Örenyeri’nde başta Hellenistik ve Roma olmak üzere; farklı uygarlıklara ilişkin üst seviye kentleşme, mimarlık ve din tarihinin simgeleri bulunuyor…
Efes, tarih evvelden başlayarak Hellenistik, Roma, Bizans (Doğu Roma), Beylikler ve Osmanlı Periyotları boyunca kesintisiz yerleşim gördü ve her vakit politik ve ticari bir merkez oldu.
M.Ö. 7000 yıla kadar uzanan tarihi boyunca bilim, kültür ve sanatta değerli rol oynayan Efes, antik dünyanın en kıymetli metropollerinden. Doğu ile Batı (Asya ve Avrupa) içinde en önemli kapı ve kıymetli bir liman kentiydi. Bu pozisyonunu hiç kaybetmeden gelişmeyi sürdürdü…Yılda ortalama 1,5 milyon ziyaretçi ağırlayan antik kentteki kazıların geçmişi 125 yıla yaklaşıyor. çabucak hemen tamamı ortaya çıkarılamayan Efes, Anadolu arkeolojisine yeni boyutlar kazandırmaya devam ediyor…
Ortalarında üç kilometre olan; “aşağı” ve “yukarı” diye isimlendirilen iki kapısı bulunuyor. Efes Örenyeri ile özdeşleşen en ünlü kalıntı, muazzam sütunlarıyla hayranlık uyandıran “Celcus Kütüphanesi”. M.S. 2. Yüzyıla tarihlenen bu kütüphane, İskenderiye ve Pergamon’dan daha sonra, antik çağın en değerli kütüphanelerinden biri. İmparator Hadrian ismine yapılmış olan Kuretler Caddesi üzerinde bulunan Hadrian Kapısı ve Hadrian Tapınağı da dikkat çeken yapılar içinde.
Antik dünyanın 7 mükemmelinden biri olan Artemision, yaklaşık 25 bin kişilik oturma kapasitesiyle büyük tiyatro, stadyum, ticaret ve devlet agoraları, Hestia Tapınağını (şehrin kutsal ateşi) ortasında bulunduran Prytaneum, yaklaşık 1800 kişilik odeon (meclis ve konser salonu) ve antik liman da görülmesi gereken öteki kalıntılar…
Örenyeri sonları ortasındaki Yamaçevler kendi ortasında farklı girişe sahiptir. Hz. Meryem’in İsa’nın annesi olarak kabul ve ilan edildiği 431 tarihindeki Ekümenik Konsülün gerçekleştiği Meryem Kilisesi de kesinlikle görülmeli… (Tolga İldun / Zuma Wire – Depo Photos)
Anadolu’nun ana tanrıça (Kybele) geleneğine dayalı, antik dünyanın yedi mükemmelinden Artemis Tapınağı’nın da Efes’te olması değerini artırıyor.
Efes Örenyeri’nde başta Hellenistik ve Roma olmak üzere; farklı uygarlıklara ilişkin üst seviye kentleşme, mimarlık ve din tarihinin simgeleri bulunuyor…
Efes, tarih evvelden başlayarak Hellenistik, Roma, Bizans (Doğu Roma), Beylikler ve Osmanlı Periyotları boyunca kesintisiz yerleşim gördü ve her vakit politik ve ticari bir merkez oldu.
M.Ö. 7000 yıla kadar uzanan tarihi boyunca bilim, kültür ve sanatta değerli rol oynayan Efes, antik dünyanın en kıymetli metropollerinden. Doğu ile Batı (Asya ve Avrupa) içinde en önemli kapı ve kıymetli bir liman kentiydi. Bu pozisyonunu hiç kaybetmeden gelişmeyi sürdürdü…Yılda ortalama 1,5 milyon ziyaretçi ağırlayan antik kentteki kazıların geçmişi 125 yıla yaklaşıyor. çabucak hemen tamamı ortaya çıkarılamayan Efes, Anadolu arkeolojisine yeni boyutlar kazandırmaya devam ediyor…
Ortalarında üç kilometre olan; “aşağı” ve “yukarı” diye isimlendirilen iki kapısı bulunuyor. Efes Örenyeri ile özdeşleşen en ünlü kalıntı, muazzam sütunlarıyla hayranlık uyandıran “Celcus Kütüphanesi”. M.S. 2. Yüzyıla tarihlenen bu kütüphane, İskenderiye ve Pergamon’dan daha sonra, antik çağın en değerli kütüphanelerinden biri. İmparator Hadrian ismine yapılmış olan Kuretler Caddesi üzerinde bulunan Hadrian Kapısı ve Hadrian Tapınağı da dikkat çeken yapılar içinde.
Antik dünyanın 7 mükemmelinden biri olan Artemision, yaklaşık 25 bin kişilik oturma kapasitesiyle büyük tiyatro, stadyum, ticaret ve devlet agoraları, Hestia Tapınağını (şehrin kutsal ateşi) ortasında bulunduran Prytaneum, yaklaşık 1800 kişilik odeon (meclis ve konser salonu) ve antik liman da görülmesi gereken öteki kalıntılar…
Örenyeri sonları ortasındaki Yamaçevler kendi ortasında farklı girişe sahiptir. Hz. Meryem’in İsa’nın annesi olarak kabul ve ilan edildiği 431 tarihindeki Ekümenik Konsülün gerçekleştiği Meryem Kilisesi de kesinlikle görülmeli… (Tolga İldun / Zuma Wire – Depo Photos)