Anadolu pop müziğinin ve çağdaş Türk popunun temellerini atan, müziğimize sayısız eserler kazandıran Ali Kocatepe ile hem sanatını tıpkı vakitte mülteciler, yangınlar ve pandemi üzerinden günümüzün problemlerini konuştuk… 60’ıncı sanat yılına merdiven dayayan büyük usta, “Emekli olmaya niyetim yok” diyor. Nükhet Duru ile ‘Duru Olmak’ belgeselinde yer alan ‘Melankoli’, ‘Ben Sana Vurgunum’ ve ‘Benimsin Diyemediğim’ yapıtlarının müsaadesi konusunda ortaları açılan Kocatepe, “Nükhet Duru’ya olan inancımı kaybettim” dedi. İşte Kocatepe’nin anlattıklarından öne çıkan başlıklar…
– Üretkenliğiniz nereden geliyor?
Louis Armstrong “Müzisyenler emekli olmazlar, içlerindeki müziği kaybettiklerinde ölürler” demiş. Lise dönemimde müzik yazıp bestelemeye başladım ve en büyük hobimi mesleğim haline getirdim. Üretmeye devam ediyorum ve emekli olmaya da niyetim yok. Üretkenlik içimdeki müzik aşkımdan…
KIRGINLIĞIM SÜRÜYOR
– Nükhet Duru’nun ‘Hikayesi Var’ albümünün hazırlık sürecini anlatan ‘Duru Olmak’ belgeselindeki yapıtlarınızın müsaade konusu ile birtakım haberler çıktı…
Kazanması yıllar süren, kırılması saniyeler alan ve dağıldıktan daha sonra tekrar toparlanması için ömür gereken şeye ‘güven’ deniyor. Nükhet Duru’ya olan inancımı kaybettim. Belgeselinin çekildiğinden haberim bile yoktu. Palavra konuştu ve benimle hiç ilgisi olmayan ithamlarda bulundu. Kırgınlığım sürüyor…
– Biraz da gündemi konuşalım istiyorum. Covid aşısı vuruldunuz mu?
Olağan ki… Evvel iki Sinovac, daha sonra da BioNTech… Bilimden yanayım, safsatalarla, dogmalarla işim yok. En hayli, salgının siyasete alet edilmesine üzülüyorum. Millete yazık!
– Mülteci sıkıntısına nasıl bakıyorsunuz?
“Hudut namustur” kelamından dünyada ne en gelişmiş ülkeler ne de kabile devletleri rahatsız olur. Bu kelam hudutlarımızda dağlara taşlara da yazılmıştır. Ülkesinin hudutlarını denetim altında tutmak her devletin vazifesidir. Mülteci sorunu yanlışsız planlamayla çözülür. Bugün elini kolunu sallayıp hududu geçenler, yarın konutlarımızın kapısından da eşiğimizi aşıp içeri girebilirler. Mülteci sorunu vardır ve bunu lisana getirenler ırkçılıkla suçlanamazlar.
– Yangınlara müdahalede geç kalındığını söyleyip dere yataklarına yapılaşmayı eleştirmenin provokasyon sayılması olağan mi?
Ne provokasyonu? Gerçekleri lisana getirmek, yanlışları sıralamak, önlem almak aklın yolu değil midir? aslına bakarsanız el birliğiyle doğayı perişan ediyoruz. Bari başımıza gelen felaketlerden ders çıkaralım ve önlemlerimizi alalım…
BAYAN HAKLARI İÇİN MÜZİK
– Ülkemizde bayanlar ikinci plana atılıp şiddete maruz kalırken, bir kız babası ve sanatçı olarak bildiriniz nedir?
bayanı susturan, şiddet uygulayan, geri plana atan, konuta kapatan, köle muamelesi yapan zihniyet kaybetmeye mahkumdur. Bayan hakları üzerine yazıp bestelediğim yeni bir müziğim var. Onu da uygun bir vakitte seslendirecek ve paylaşacağız. Danimarka’nın en tanınmış muharriri Hans Christian Andersen’in bir kelamıyla sohbetimize son verelim: Sözcüklerin bittiği yerde müzik konuşur…
1973’te dergiye kapak olmuşlardı…
Skandallarla ünlenmedik Ali ve Aysun olarak sanatımızla var olduk
– Sanat dünyasının örnek gösterilen ailelerindensiniz.
Biz sansasyon ve skandallarla ünlenmedik. Sanatımızla ön plana çıktık ve daima kendimizle yarıştık. Yeniliklere açık olduk ve işimize daima farklılık getirdik. 36 yıldır Ali ve Aysun olarak yalnızca sanatımızla var olduk. Aile kıymetlerine ve insan bağlantılarına epey ehemmiyet veririz. Beğenilmek ve örnek gösterilmek hoş bir duygu…
– Eşiniz Aysun Hanım müzisyen, kızınız İlkyaz oyuncu. Sanatçı bir ailesiniz.
Tıpkı havayı soluyoruz ve işimizi seviyoruz. Üçümüz bir ortaya gelince eğleniyoruz ve hoş vakit geçiriyoruz. Farklı açılardan bakıp fazlaca rahat tartışabiliyor, birbirimizi eleştirebiliyoruz. Bu alaka ve müşahedeler bizi daha başarılı sonuçlara taşıyor…
Ali Kocatepe ‘Sanat Güneşi’ Zeki Müren ile…
Atatürk sevgisi, milletin kalbinden sökülemez
– Ülkemizin kurucusu Ulu Başkan Atatürk’ün devlet madalyalarından kabartması kaldırılıyor, çevirilerde Atatürk’ün ismi sansürleniyor. Atatürk’ten niye korkuyorlar?
Atatürk’ün gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı ve devrimci olduğunu anlamak istemeyen ve ne yazık ki Atatürk düşmanı olarak beyinleri yıkanan beşerler var. Atatürk, tüm karşı propagandalara karşın bugün hâlâ karanlığın, gericiliğin karşısında elinde aydınlanma meşalesiyle dimdik duruyor. Atatürk gerçeğini, sevgisini milletin yüreğinden söküp atamıyorlar… Bu yüzden kıskanıyor ve korkuyorlar…
– Yeni jenerasyon Zeki Müren’i tanıma fırsatını yakalayamadı. Zeki Müren ile ilgili ne söylemek istersiniz?
Bilgi, görgü, yetenek ve icraatlarıyla gerçek bir sanatçıydı. Saygılı ve sevecendi. Yeri geldiğinde hak edenlere haddini bildirirdi. Onu tanımış olmak ve onun övgülerini almak benim için fazlaca değerlidir…
Müjdat Gezen ile İzmir’den Gümüldür’e giderken yol molasından.
– Belgesel niteliğinde epey geniş fotoğraf albümleriniz var. En sık görüştüğünüz sanatçı dostlarınız kimler?
Fotoğraf ve kupürleri bilgisayarda topladım. Yoksa fizikî olarak saklamak için onlara bir konut kiralamak ve düzenleyip arşivlemek gerekecekti. Artık senelera bakılırsa ulaşmak istediğim fotoğraflara ulaşabiliyorum. Sanatçı dostlara gelince; sevdiklerimizle telefonla da olsa hatır sorup görüşebiliyoruz. Ancak hiç bir şey eskisi üzere değil… Vakit ve şartlar insanları da alışkanlıkları da değiştirebiliyor…
70’lerin başı… Timur Selçuk’la İzmir’de sohbet ederken.
– Üretkenliğiniz nereden geliyor?
Louis Armstrong “Müzisyenler emekli olmazlar, içlerindeki müziği kaybettiklerinde ölürler” demiş. Lise dönemimde müzik yazıp bestelemeye başladım ve en büyük hobimi mesleğim haline getirdim. Üretmeye devam ediyorum ve emekli olmaya da niyetim yok. Üretkenlik içimdeki müzik aşkımdan…
KIRGINLIĞIM SÜRÜYOR
– Nükhet Duru’nun ‘Hikayesi Var’ albümünün hazırlık sürecini anlatan ‘Duru Olmak’ belgeselindeki yapıtlarınızın müsaade konusu ile birtakım haberler çıktı…
Kazanması yıllar süren, kırılması saniyeler alan ve dağıldıktan daha sonra tekrar toparlanması için ömür gereken şeye ‘güven’ deniyor. Nükhet Duru’ya olan inancımı kaybettim. Belgeselinin çekildiğinden haberim bile yoktu. Palavra konuştu ve benimle hiç ilgisi olmayan ithamlarda bulundu. Kırgınlığım sürüyor…
– Biraz da gündemi konuşalım istiyorum. Covid aşısı vuruldunuz mu?
Olağan ki… Evvel iki Sinovac, daha sonra da BioNTech… Bilimden yanayım, safsatalarla, dogmalarla işim yok. En hayli, salgının siyasete alet edilmesine üzülüyorum. Millete yazık!
– Mülteci sıkıntısına nasıl bakıyorsunuz?
“Hudut namustur” kelamından dünyada ne en gelişmiş ülkeler ne de kabile devletleri rahatsız olur. Bu kelam hudutlarımızda dağlara taşlara da yazılmıştır. Ülkesinin hudutlarını denetim altında tutmak her devletin vazifesidir. Mülteci sorunu yanlışsız planlamayla çözülür. Bugün elini kolunu sallayıp hududu geçenler, yarın konutlarımızın kapısından da eşiğimizi aşıp içeri girebilirler. Mülteci sorunu vardır ve bunu lisana getirenler ırkçılıkla suçlanamazlar.
– Yangınlara müdahalede geç kalındığını söyleyip dere yataklarına yapılaşmayı eleştirmenin provokasyon sayılması olağan mi?
Ne provokasyonu? Gerçekleri lisana getirmek, yanlışları sıralamak, önlem almak aklın yolu değil midir? aslına bakarsanız el birliğiyle doğayı perişan ediyoruz. Bari başımıza gelen felaketlerden ders çıkaralım ve önlemlerimizi alalım…
BAYAN HAKLARI İÇİN MÜZİK
– Ülkemizde bayanlar ikinci plana atılıp şiddete maruz kalırken, bir kız babası ve sanatçı olarak bildiriniz nedir?
bayanı susturan, şiddet uygulayan, geri plana atan, konuta kapatan, köle muamelesi yapan zihniyet kaybetmeye mahkumdur. Bayan hakları üzerine yazıp bestelediğim yeni bir müziğim var. Onu da uygun bir vakitte seslendirecek ve paylaşacağız. Danimarka’nın en tanınmış muharriri Hans Christian Andersen’in bir kelamıyla sohbetimize son verelim: Sözcüklerin bittiği yerde müzik konuşur…
1973’te dergiye kapak olmuşlardı…
Skandallarla ünlenmedik Ali ve Aysun olarak sanatımızla var olduk
– Sanat dünyasının örnek gösterilen ailelerindensiniz.
Biz sansasyon ve skandallarla ünlenmedik. Sanatımızla ön plana çıktık ve daima kendimizle yarıştık. Yeniliklere açık olduk ve işimize daima farklılık getirdik. 36 yıldır Ali ve Aysun olarak yalnızca sanatımızla var olduk. Aile kıymetlerine ve insan bağlantılarına epey ehemmiyet veririz. Beğenilmek ve örnek gösterilmek hoş bir duygu…
– Eşiniz Aysun Hanım müzisyen, kızınız İlkyaz oyuncu. Sanatçı bir ailesiniz.
Tıpkı havayı soluyoruz ve işimizi seviyoruz. Üçümüz bir ortaya gelince eğleniyoruz ve hoş vakit geçiriyoruz. Farklı açılardan bakıp fazlaca rahat tartışabiliyor, birbirimizi eleştirebiliyoruz. Bu alaka ve müşahedeler bizi daha başarılı sonuçlara taşıyor…
Ali Kocatepe ‘Sanat Güneşi’ Zeki Müren ile…
Atatürk sevgisi, milletin kalbinden sökülemez
– Ülkemizin kurucusu Ulu Başkan Atatürk’ün devlet madalyalarından kabartması kaldırılıyor, çevirilerde Atatürk’ün ismi sansürleniyor. Atatürk’ten niye korkuyorlar?
Atatürk’ün gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı ve devrimci olduğunu anlamak istemeyen ve ne yazık ki Atatürk düşmanı olarak beyinleri yıkanan beşerler var. Atatürk, tüm karşı propagandalara karşın bugün hâlâ karanlığın, gericiliğin karşısında elinde aydınlanma meşalesiyle dimdik duruyor. Atatürk gerçeğini, sevgisini milletin yüreğinden söküp atamıyorlar… Bu yüzden kıskanıyor ve korkuyorlar…
– Yeni jenerasyon Zeki Müren’i tanıma fırsatını yakalayamadı. Zeki Müren ile ilgili ne söylemek istersiniz?
Bilgi, görgü, yetenek ve icraatlarıyla gerçek bir sanatçıydı. Saygılı ve sevecendi. Yeri geldiğinde hak edenlere haddini bildirirdi. Onu tanımış olmak ve onun övgülerini almak benim için fazlaca değerlidir…
Müjdat Gezen ile İzmir’den Gümüldür’e giderken yol molasından.
– Belgesel niteliğinde epey geniş fotoğraf albümleriniz var. En sık görüştüğünüz sanatçı dostlarınız kimler?
Fotoğraf ve kupürleri bilgisayarda topladım. Yoksa fizikî olarak saklamak için onlara bir konut kiralamak ve düzenleyip arşivlemek gerekecekti. Artık senelera bakılırsa ulaşmak istediğim fotoğraflara ulaşabiliyorum. Sanatçı dostlara gelince; sevdiklerimizle telefonla da olsa hatır sorup görüşebiliyoruz. Ancak hiç bir şey eskisi üzere değil… Vakit ve şartlar insanları da alışkanlıkları da değiştirebiliyor…
70’lerin başı… Timur Selçuk’la İzmir’de sohbet ederken.